görmek

görmek
1. أدرك [أَدْرَكَ]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
2. ارتأى [اِرْتَأَى]
Anlamı: göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak
3. اشتغل [اِشْتَغَلَ]
Anlamı: yapmak, etmek
4. بصر [بَصُرَ]
Anlamı: göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak
5. تصادف [تَصَادَفَ]
Anlamı: karşılaşmak, rastlaşmak
6. تعالم [تَعَالَمَ]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
7. حزر [حَزَرَ]
Anlamı: bir şey hakkında bir yargıya varmak
8. خبر [خَبَرَ]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
9. خرص [خَرَصَ]
Anlamı: bir şey hakkında bir yargıya varmak
10. خمن [خَمَّنَ]
Anlamı: bir şey hakkında bir yargıya varmak
11. خمن [خَمْن]
Anlamı: bir şey hakkında bir yargıya varmak
12. رأى [رَأَى]
Anlamı: göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak
13. رأى [رَأَى]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
14. رمق [رَمَقَ]
Anlamı: göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak
15. صادف [صادَفَ]
Anlamı: karşılaşmak, rastlaşmak
16. فعل [فَعَلَ]
Anlamı: yapmak, etmek
17. فقه [فَقِهَ]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
18. فهم [فَهِمَ]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
19. قدر [قَدَّرَ]
Anlamı: bir şey hakkında bir yargıya varmak
20. لمح [لَمَحَ]
Anlamı: göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak
21. وعى [وَعَى]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
22. عقل [عَقَلَ]
Anlamı: anlamak, kavramak, sezmek
23. عمل [عَمِلَ]
Anlamı: yapmak, etmek

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hakir görmek — önemsememek, değer vermemek, küçümsemek, küçük görmek, hor görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aşağı görmek — küçük görmek, beğenmemek, hor görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gününü görmek — 1) kötü bir sonla karşılaşmak, cezaya çarptırılmak 2) çocuklarının iyi, mutlu günlerini görmek 3) aybaşı görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çatal görmek — net görememek, bir şeyi iki görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düş görmek — rüya görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • layık görmek — yakıştırmak, uygun görmek Ben işte oyum, şimdi söylemeye layık görmediğiniz Dikmen Yıldızı... A. Gündüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mazur görmek — kusura bakmamak, hoş görmek, bağışlamak, affetmek Büyük işler deruhte etmemiş insanların, bu husustaki tereddütlerini mazur görmelidir. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mübah görmek (veya saymak) — hoş görmek, sakıncasız bulmak Kendine mübah gördüğünü bana yasak ederek beni susturmak mı istiyordun? P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pembe görmek — çok iyimser olmak, her şeyi iyimser bir gözle görmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • reva görmek — (bir davranışı birine) bir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek İstanbul da işgal kuvvetleri fertlerinin halka reva görmediği cefa ve zulüm kalmamıştır. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”